7 Nisan 2012 Cumartesi

12.Bölüm:''Tesadüf(!)''

Beklediğim gün sonunda gelmişti fakat ayağımın dinmeyen ağrısıyla evden çıkmamın imkanı yoktu.Öyle kötü bir ağrıydı ki bu kalkıp bir bardak su almaya bile gücüm yoktu.Tek çare reklam ajansını arayıp başıma gelenleri anlatıp iş görüşmesini bir hafta sonraya ertelemekti.Reklam ajansını aradım, başıma gelen talihsizlikleri anlattım, bir yandan dua etmeye başladım inşallah ertelemeyi kabul ederler diye...Yaşasın dualarım kabul oldu ve neyseki hattın diğer ucundaki kadın görüşmeyi bir hafta sonraya erteledi.Ben de fırsattan istifade bir güzel koltuğa kıvrıldım ve uyudum.Akşam üzeri kapının çalmasıyla da uyanıverdim.Karşımda Cenk'i görünce şaşırmadım desem yalan olur.Ne işi vardı ki bunun burada?Ben Cenk'in yüzüne bön bön bakarken çocukcağız da ilkokulda öğretmeninden azar yemiş çocuk havasıyla konuşmaya başladı(artık nasıl baktıysam).Dün,yani şey,sana çarptığım gün... Evet Cenk dinliyorum.Şey,bunu düşürmüşsün de meraklanma diye getirdim bulur bulmaz.Ah nasıl olur?Ben o koca takoz telefonumu çocuğun arabasında nasıl düşürdüm e hadi düşürdüm de nasıl farkına varamadım hayret doğrusu.21. yüzyıldayız fakat ben hala eski çağlarda dolanıyorum.Çocuğa da çok ayıp oldu,buraya kadar gelmiş içeri davet etmesem ayıp olurdu.Yok canım daha dün tanıştığım adamı da evime sokmam ben.Ayıp olursa olsun ya içeri girip bana birşeyler yapmayacağı ne malum?Yok,ben bu riske giremem.Cenk'e teşekkür edip kapıyı kapadım.Gardırobumun karşısına geçip cumartesi gecesi ne giyeceğime karar vermeye başladım bile.Çeşit çeşit kıyafetimin arasından tek bir mantıklı seçeneğe bile rastlayamadım.Tek çare internetten sipariş olacaktı bu durumda.Aradım taradım ve hoşuma giden ilk elbiseyi satın aldım.Hadi almışken çanta ve ayakkabı siparişi de verdim.Bütün işleri hallettikten sonra televizyon izlemeye kuruldum.Kadınları 3-4 günde angeline jolie kıvamına getiren ''Bu ben miyim?''programını seyretmeye başladım.Kadınlar bedavadan güzelleşip artık o eski hallerine dönmeyeceklerine söz veriyorlar.Kanalı değiştirmeme yakın telefonum çalmaya başladı.Ekranda Cenk yazıyordu.Fakat benim Cenk adında arkadaşım var mı diye düşünmeye başladım.Hiii tabii ya...Bu şey Cenk,bana çarpan Cenk fırsattan istifade numarasını kaydetmiş.Vay uyanık.Bakalım ne geveleyecek yine?Alo Merhaba İpek.Saat geç oldu biliyorum ama çok düşündüm....İşte hayatım boyunca böyle başlayan cümleler beni korkutmuştur.Biliyorum ama çok düşündüm.Adam durumun farkında fakat yine de ne olursa olsun kafasına koyduğunu yapacak.Evet dinliyorum Cenk,hiç önemli değil(kendi söylediğime kendim bile inanmıyorum)daha oturuyordum dedim.Cumartesi günü bir parti düzenliyorum da seni de davet etmek istedim.Bugün sana geldiğimde söyleyemedim yanlış anlarsın diye dedi.Cumartesi mi?Cumartesi Ece'yle gideceğim partiye ama...İlk ona söz verdim.Bu sefer gerçekten üzüldüm Cenk beni partiye davet ediyor fakat ben gidemiyorum.Cenk bunu söylemek istemezdim ama ben cumartesi gecesi başka bir yere davetliyim.Çok gelmek isterdim kaçıracağım şeyler için çok üzgünüm dedim.Cenk beklediği cevabı duyamamış olacak ki üzgün bir ses tonuyla ''Peki''demekle yetindi.İyi geceler Cenk tekrardan kusura bakma gerçekten çok gelmek isterdim emin ol dedim ve Cenk'in o üzgün sesine daha fazla dayanamayacağımdan telefonu hemen kapayıverdim.Bu sefer gerçekten üzülmüştüm.O üzüntüyle de kanepede uyuya kalmışım zaten...
6 Haziran Cumartesi saat 11.30
Bu sabah erken kalkma rekorum sayesinde kendimi dışarıda kahvaltıyla ödüllendiriyorum.Karşımda Ece önümde patatesli omlet sağımda deniz solumda yakışıklı garson içim içime sığmıyor bir mutluluk patlaması seziyorum kendimde hadi hayırlısı.İpek ne giyeceğine karar verdin mi?Tabii ki de hem de günler öncesinden.Bugün muhteşem bir gece olacak İpek bu parti bizim üniversitenin geleneği haline gelen bir şey oldu,herkesin merakla beklediği o muhteşem parti bu gece olacak evet bu gece.Nesi var ki alt tarafı bir parti diye düşünürken Ece'nin o muhteşem anlatışıyla ağzım bir karış açık kaldı.Okulun en popüler çocuğunun düzenlediği bu parti akıllara zaramış.Ece böyle anlattıkça elimden gelse bu satte gidip ışığa,müziğe hatta yemeklere bile yardım edesim geldi.Hadi o zaman Ece elimizi çabuk tutalım,bir an önce hazırlanmaya başlayalım dedim.Apar topar kalktık neymiş efendim partiye hazırlanıyoruz.Eve geldiğimde bir güzel duş alıp koşa koşa kuaföre gittim.Saçımı,tırnaklarımı yaptırıp evde yapabileceğim halde(partiyi o kadar önemsiyorum ki)makyajımı da yaptırım yine aynı hızla eve gidip giyinmeye başladım.Yeni aldığım kıyafetimi giydim,saçımı başımı düzelttim ve işte hazırdım.Ece'ye yola çıktığımı haber verdim ve taksiye binip kısa zamanda Ece'ye ulaştım.Ece de beni kapılarda karşıladı canım benim.Vay vay vay İpek bu ne güzellik yanında sönük kalıcam dedi gülerek.Çok teşekkür ederim ama kendine haksızlık ediyorsun sen de en azından benim kadar şık olmuşsun dedim.Bizi partiye Ece'nin bir erkek arkadaşı götürecekmiş.Atladık arabaya ve doğru partinin olduğu eve geldik.Çocuğun parti yapmasına şaşırmamalı.Benim de böyle görkemli bir evim olsa ben her saat başı bir parti yapardım.Ece'yle içeri girer gözlerimize inanamadık.Parti muhteşem gözüküyordu.Her yerde içecek dağıtan garsonlar,bir yanda atırştırmalıkları dağıtan kızlar bir yandan müzik kısacası her şey harikaydı.Ece yanıma yaklaşıp işte bak orada partinin sahibi çocuk orada.Ne yapıyor ki oracıkta dedim Ece'ye.Masaları dolaşıyor,gelenlere iyi eğlenceler dileyip kalabalığa karışıyor dedi.Çocuk yavaştan bizim yanımıza doğru geliyordu.Ben bu adamı birine benzetiyordum ama hadi hayırlısı.Çok geçmeden yanımıza geldi ve böyle bir tesadüfün beni bulacağı aklımın ucundan geçmezdi.O kadar üzülmeye değmezmiş doğrusu...

28 Aralık 2011 Çarşamba

11.Bölüm:Şimdi Senden Vaz Mı Geçmeli?

Ah şu erkekler yok mu?Bir kabahat işlediklerinde kendilerini ne de güzel affettiriyorlar.İşte Berk de bu yegane erkeklerden bir tanesi.Bu aldığım en güzel hediyeydi.Berk'e onu affettiğimi söylemek üzere üst kata çıktım.Berk'in kapıyı açmasını sabırsızlıkla bekliyordum.Kapıyı Berk'in açmasını beklerken karşımda Sophia'yı bulmayayım mı?Demin  Berk için söylediğim sözleri geri alıyorum.Bütün erkekler aynı.Gelelim konumuza Berk'e o kadar sinirlendim ki artık bu ilişkinin yürüyemeyeceğini söyledim.Gıkını bile çıkarmadı.Belki de böylesi daha iyi olacaktı.Ve o gün Berk'le ayrıldık.Artık biz diye bir şey yoktu.
Sabah kalktığımda nereden estiyse iş ilanlarına baktım.Adı çok duyulmuş bir reklam ajansı kendilerine yeni fikirler bulabilecek elemanlar arıyormuş.Hemen aradım ve Salı gününe randevu verdiler.Telefonu kapadıktan sonra salı gününü iple çekmeye başladım.Bu arada bir kaç gündür Berk'ten de ses seda yoktu.Aman zaten de olmasın.Görsün bakalım kendi ayaklarım üstünde durunca kaç kişinin yanımda yer almak isteyeceğini.Berk'ten ayrıldıktan sonra kendime daha çok zaman ayırmaya başladım.Attım kendimi sahile.Bütün stresimi koşarak attım.Eve geldiğimde kuş kadar hafiflemiştim.Ilık bir duş alıp televizyonun karşısına kuruldum.Ne olacak bu Roberto ile Maria'nın aşkı diye düşünürken telefonum çaldı.Arayan Ece'ydi.''Alo Ece nasılsın?'' ''İyilik vallahi ne olsun özlettin kendini müsaitsen sana gelecektim ama...'' ''Sorman büyük ayıp,hiç olur mu tabii ki müsaitim.Çabuk gel bekliyorum.''dedikten yarım saat sonra da Ece gelmişti.Sabaha kadar konuştuk.Dertleştik canım arkadaşımla.Cumartesi gecesi Ece'nin üniversiteden arkadaşları toplanıp parti yapacaklarmış,beni de davet etti.Eğlenmeyeli uzun zaman olmuştu.Ece'nin bu teklifini hemen kabul ettim.''Peki o zaman Cumartesi bana gelirsin beraber gideriz.''dedi Ece. Ece'yi yolcu ettikten sonra koltukta uyuya kalmışım.Sabah kalktığımda her tarafım ağrıyordu.Hemen kendimi sahile attım.Koştukça uykumun açıldığını hissettim.O anda nasıl olduysa bir adamla çarpıştık.Daha doğrusu o bana çarptı.Kahretsin!Rezil oldum.Her tarafım çamur oldu üstüne üstlük bacağım da  kanıyordu.Hayvan herif bana nasıl çarptıysa?!''Çok özür dilerim isteyerek olmadı.''dedi.''Bir de isteyerek yapsaydınız.''dedim.''İyi misiniz?''dedi.''Yere iki seksen uzanmanın üstüne bir de bacağımın kanamasıyla nasıl iyi olabilirim acaba?''dedim.''Bu böyle olmaz sizi hemen bir eczaneye götürmeliyim,bu halde hiç bir yere gidemezsiniz.''dedi.''Sorun değil evim zaten yakın gidince kendim bir pansuman yaparım.''dedim.Kalkmaya çalıştım ama olmadı.Bacağım çok ama çok acıyordu.''Lütfen ısrar etmeyin sizi bir eczaneye götüreyim iyi gözükmüyorsunuz.''dedi.''Peki tamam,ağrım olmasa inanın kabul etmezdim.''dedim.Adam beni karga tulumba arabasına bindirdi ve yakınlardaki bir eczaneye götürdü.Eczacı kadın da tentürdiyotu bastıkça basıyor benim de canım çok ama çok yanıyordu.O acıyla adamın elini sıkıvermişim.Pansuman bittikten sonra anca durumu toparlayabildim.Adam koluma girip beni arabaya bindirdi ve evime bıraktı.''Gerçekten çok teşekkür ederim kusura bakmayın size biraz kaba davrandım.''dedim.''Hiç önemli değil,iyisiniz ya?''dedi.''Gerçekten iyiyim tekrar sağolun.''dedim.''Bu arada...Ben Cenk,tanışamamıştık.''dedi.''Ben de İpek.Memnun oldum.Tekrardan teşekkür ederim.''dedim ve eve girdim.Düşündüm de olumsuz bir durumla karşılaştığımızda ümitsizliğe kapılırız.Aslında yapılması gereken şey her olumsuzlukta karşımıza mutlaka iyi bir fırsat çıkacağını unutmamaktır.

15 Eylül 2011 Perşembe

10.Bölüm:''Kütük tersten okuyunca da kütüktür''

''Berk çabuk yukarı gel seninle bir şey konuşmam gerek ama önce şu elini yüzünü yıka.''dedi Berk'in annesi.Hepsi benim suçum.Ya Berk'le aramız bozulursa.Ya hiçbir şey eskisi gibi olmazsa.Ama ben de nereden bilebilirdim ki onların geleceğini.Yukarıdaki bağırışlar çağırışlar çoktan kulağıma gelmeye başlamıştı.''Bu mu bana tanıştıracağın kız?Öve öve bitiremediğin kız bu muydu yani.''Gerçekten sinilerim bozulmuştu.Koltuğa oturup ağlamaya başladım.''Ben bu sözleri işitecek kadar ne yaptım?Sadece birazcık eğlenmek istemiştim.''dedim.Berk'in babası yanıma oturdu.Nasıl olduysa ''Merak etme İpekciğim anneler oğullarının ciddi bir ilişkiye başlamalarını kabullenemezler.Çünkü anneler oğullarını hala çocuk gibi görürler.O yüzden sen hiç merak etme bu duyduklarının hiçbiri seninle ilgili değil.Ne yaparsın annelik içgüdüsü işte.''dedi.Annesiyle Berk aşağıya indiklerinde Berk kıpkırmızı olmuştu.Onun o haline öyle üzülmüştüm ki...
Annesi bana kötü kötü bakıyordu.Öylesine kötü bakıyordu ki benden iğrendiğini düşünür hale gelmiştim.Annesi ağzını eliyle kapatıyordu.Sanki az sonra gülecekmiş gibi.Herkes bana bakmaya başlamıştı bile.Neler oluyor?Kafam allak bullak olmuştu.Hepsi bir ağızdan gülmeye başlamışlardı.Ben hala bir şey anlamamıştım.Berk de ''Gel hayatım seninle bir şey konuşmam gerek''diyerek beni mutfağa götürdü.''Neler oluyor Berk? Annen az önce benim hakkımda neler diyordu şimdi ise gülmekten kendini alamıyor.''dedim.Bu da ne şimdi sesim mi titriyor benim yoksa ağlayacak mıydım.Boğazım düğüm düğüm olmuştu.Biraz daha konuşursam resmen ağlayacaktım.Ve evet başlıyoruz.Ağlamaya başlamıştım bile.''Aman da aman benim sevgilim ağlar mıymış''dedi Berk.''Ne?''dedim.Ama hala ağlıyordum kendimi durduramıyordum.Hıçkırıklara boğulmuştum.''Hepsi benim yüzümden''diyip Berk'e sarıldım.''Tamam İpek sakin ol herşeyi sana anlatacağım.''dedi Berk.''Çoğu kez annem böyle konuştu ve beni sevdiğini zannettiğim kişiler bu duruma tahammül edemeyip çekip gitmeyi tercih ettiler.Çünkü çekip gitmek onlara daha kolay geldi.Sen ise kalbinin sesini dinledin ve burada kaldın.Çekip gitmedin.İşte ben sana bu yüzden aşık oldum.''dedi.Böyle çok komik görünüyorsun aşkım hadi sen de elini yüzünü yıka her tarafın un olmuş.Alnında da yumurtanın sarısı kalmış.Hadi yıka da gel.dedi Berk.Aşağıya indiğimde Berk'in annesi sanki demin söylediklerini  unutmuş, adeta bir melekti.Babası zaten çok iyimser biriydi.Kısacası onları kendi annem babam gibi sevmiştim.Olayları tatlıya bağladıktan sonra onlar evlerine gittiler.Berk de beni dışarı çıkarmak için üstünü değiştiriyordu.Ben de koltuğa oturmuş Berk'i bekliyordum.Berk'in telefonu çaldı ben de kapanmasın diye açtım merdivenlerden yukarı çıktım bir yandan da hattın diğer ucundaki kişiyle de konuşmaya çalışıyordum.pek iyi bir ingilizcem olmasa da çat pat bir şeyler konuşmaya çalıştım.Sophia mı?Bu geçen gün Berk'in bağıra çağıra konuştuğu kız değil miydi?Aaa!Bu kız azıcık türkçe biliyor.''Yok efendim Berk'le aralarını ben bozmuşum da bilmemne...''Odaya çıktığımda ''Berk bu da ne demek oluyor?Sophia kim?''dedim.''Önemsiz birisi hiç verme telefonu hatta kapat.''dedi.Ben de kapadım.Ertesi sabah bavullarımızı hazırladık.Akşam İstanbul'a sevgili apartmanımıza geri dönecektik.Son günümüzde dışarı çıkıp yepyeni son moda kıyafetler aldık.Ordan yemek yemeğe gittik.Yeni aldığımız fotoğraf makinesiyle bir sürü fotoğraflar çekmiştik.Kısacası çok eğlenmiştik.Annemlere hediyeler aldıktan sonra eve dönmüştük.Torbaları yere bırakır bırakmaz kapı çaldı.Bu saatte bu kadının ne işi var burada?Ben bu kadını bir yerden tanıyorum sanki.Hah evet buldum benim adres sorduğum kadındı bu.Ama yine de bu saatte burada ne işi vardı?Berk'e koşup sarıldı,bir de üstüne üstlük yanağından öptü.''Tanışıyor musunuz Berk?''dedim.''Yani....''dedi Berk.Kadın kendini tanıttı.Adı Sophia'ymış.O an bir şeyler döndüğünü farkına vardım.Kadın Berk'e sülük gibi yapışıyordu.Sanki Berk'in sevgilisi ben değilim de Sophia'ymış gibi...Ne?Ne dedim ben?Sülük gibi yapışıyordu dedim.Hayır hayır ondan sonra ne dedim?Berk'in sevgilisi ben değilim de Sophia'ymış gibi.dedim.Sabırla kadını gitmesini bekliyordum.Hah işte gidiyor.Kadın gider gitmez Berk'ten hesap sormaya başladım.''Kim bu kadın Berk?'' ''Eski bir arkadaş ya okuldan''dedi.''Hiç de okuldan arkadaşa benzemiyor.Resmen ağzına düşecekti.'' ''Ne yani yalan mı söylüyorum ben şimdi?''dedi.''O kadını kim olduğunu bana açıklayacaksın hem de hemen.''dedim.''Kıskandın mı şimdi sen beni?''dedi Berk.''Yok canım ne kıskanması-KIS-KA-NI-YO-RUM-ama sana o kadar yakın olması hoşuma gitmedi.''dedim.''Bu konuyu kapasak artık canımı sıkmaya başladı.''dedi.''Ne olur canın sıkılırsa Sophia gelirken canın sıkılmıyor.Keyfin pek yerindeydi.''dedim.''Siz kadınlar yok mu her şeyi en ince ayrıntısına kadar didikliyorsunuz.''dedi.''Konuyu değiştirme kimdi o kadın diyorum'' ''Yeter artık eski sevgilimdi memnun oldun mu?İçin rahat etti mi?Senin eski sevgilin Tolga nasıl varsa Sophia da öyle var.'' dedi Berk.İnanamıyorum bu Berk mi?Sadece ''Ne?''diyebildim.''Ya tamam özür dilerim İpek öyle demek istemedim.İpek herşeyi sana anlatacağım dedi.Uçakta bir tek kelime bile etmiyorduk.Berk defalarca özür dilesede beni gerçekten çok kırmıştı.İstanbul'a indiğimizde Berk'e hiçbir şey söylemeden bir taksi tutup eve gittim.Saat de epey bir geç olmuştu.Kapıyı açtığımda hayretler içinde kaldım.Çünkü yerler gül yapraklarıyla doluydu.Sehpanın üstünde bir not yazıyordu:SENİ SEVİYORUM....

7 Eylül 2011 Çarşamba

9.Bölüm:''Oyun Daha Yeni Başlıyor''

Neyse ki korktuğum başıma gelmemişti.O karanlıkta pek seçememiş olacağım ki bu kutu yüzük kutusuna göre gayet büyükmüş.Berk kutuyu açtı.Kutunun içinden ışıl ışıl parlayan bir kolye çıktı.''İnanmıyorum Berk bunu bana mı aldın?'' ''O akşam doğum günü hediyeni verememiştim,her  şey o kadar ani gelişti ki...''dedi.Saçlarımı tepemde topladıktan sonra Berk o muhteşem kolyeyi boynuma taktı.Kolye öylesine güzeldi ki eve gidene kadar ona dokunup durdum.''Çok teşekkür ederim, doğum günümde aldığım en güzel hediye bu''dedim.Berk de gülümseyerek bana baktı.Ama sanki gözlerinde bir mutsuzluk vardı zorla gülüyordu.Hiç bozuntuya vermedim.Eve geldiğimizde Berk suratıma suçlu suçlu bakarak''Bir aylığına Amerika'ya gitmem gerekiyor.Babam şirketteki bazı işleri bana devredecekmiş.''Berk gideceğini söylediği an çok üzüldüm.Ama aklıma nur topu gibi fikirler gelmeye başladı bile.Berk'e ''Peki,tamam.Bir ay dediğin nedir ki ?Göz açıp kapayıncaya kadar geçer.''dedim.Berk biraz afallayıp suratıma manasızca baktı.İki gün sonra yola çıkacakmış.Berk'e bavulunu hazırlamasında bir güzel yardım ettim.Amerika'nın tam olarak neresine gideceğini,şirketin adını her şeyi ama her şeyi Berk'ten öğrendim.İki gün sonra Berk yola çıkmaya hazırdı.''Bak hayatım iki gün bile ne çabuk geçti,bir ay da işte böyle geçecek.''dedim.Berk herhalde benim salya sümük ağlamamı bekliyordu.Uçağın anonsuyla Berk'le vedalaştım o da uçağa bindi.Son beş,dört,üç,iki,bir ve sıfıııııırrr.Berk'e bay baaay.Berk Amerika'dayken ben İstanbul'da durur muyum?Berk'in uçağından sonraki uçuşa yerimi ayırtmıştım bile.Bir kaç dakika sonra ben de Amerika'ya uçuyordum.Çılgınlık bu yaptığım!Madem Amerika tam bana göreymiş,görün bakalım Berk bey nasıl geliyormuşum oralara.Ve işte bu uzun yolculuktan sonra ben de Amerika'daydım.Her sürprizi Berk bey mi yapacak biraz da biz yapalım değil mi?İtiraf ediyorum Amerika'da hiç bir yeri adam akıllı bilmiyordum.Yolumu şaşırıp zenci çetelerinin olduğu sokaklara girersem tuzla buz olurdum mazallah.Telefonum çalıyor.Korktuğum başıma geldi çünkü arayan Berk'ti.''Alo aşkım nasılsın?Merak etme çoktan geldim Amerika'ya.Şimdi evdeyim.Annem ve babamla hasret gideriyorduk.Eee?Sen ne yapıyorsun?'' ''İyiyim hayatım, ne olsun evdeyim,seni özledim.''dedim.''O seslerde ne hayatım?''dedi Berk.Eyvah!Şimdi yandım işte.''Şey...Hayatım yabancı haber kanallarına merak saldım da ingilizcemi geliştirmek için.''diye saçma sapan bir yalan uydurdum.''Hımm...Ne zaman böyle şeylere merak saldın anlamadım.Bu arada anneme internetten senin resmini gösterdim ve şimdi de senden bahsediyorduk.Seni çok sevdiler,selam söylüyorlar umarım yüz yüze de görüşürsünüz.''dedi.''Teşekkür ederim,sen de onlara benim selamımı ilet.''dedim.''Şimdi kapamam gerekiyor''dedi.''Sonra tekrar aramayı unutma ama ''dedim.''Peki tamam ararım,hoşçakal''dedi ve telefonu kapadı.Bir bayana elimdeki adresi uzatıp evin nerede olduğunu sordum.O gerçi tarif etti ama taksiyle gidersem evi daha kolay bulabileceğimi söyledi.Taksiden indikten sonra evin önünde birkaç dakika bekledim.Yolun sonundaki ev de Tolga'nın bahsettiği eviydi.Şu anda önünde durduğum ise annesiyle babasının eviydi.Berk'in evine doğru yürümeye başladım.Ev harika gözüküyordu.İki katlı müstakil bir evdi.Kocaman bahçesi,çiçekleri,ışıklarıyla göz kamaştırıyordu.Kapıyı çaldım fakat açan olmadı.Berk'i aradım,telefonu açar açmaz ''Demek hasretime dayanamayıp benden önce davrandın.''dedi.''Evet,hem özledim hem de aklıma bir şey takıldı,sen şu an neredesin?'' ''Ben şu an şirketten çıktım ve arabamla eve doğru geliyordum,neden sordun?Önemli bir şey olmadı ya?''dedi. ''Yoo...Sadece merak etmiştim,peki tamam sonra görüşürüz''diyerek telefonu kapadım.Eyvah geliyordu.Nereye saklansam?Bu sürpriz bozulmamalıydı.Garaja doğru ilerledim ama garaj kapalıydı.Çareyi çitlerin arkasına saklanmakta bulmuştum.Gerçi bavulumun bir kısmı gözükse de Berk'in o yorgunlukla göreceğini pek zannetmiyordum.Evet ve işte Berk de geldi.Arabasını garaja koyduktan sonra-bu araba İstanbul'dakinden çok daha güzeldi-yorgun adımlarla kapıya doğru yürüyordu.Daha kapıya gelmeden telefondaki kişiyle hararetli hararetli konuşuyordu.Arada bir ''SOPHIA''adını duysam da net bir şey duyamamıştım.Kapıyı çaldığımda Berk hala telefonla konuşuyordu ve ingilizce ''Sophia her şey çoktan bitti.Hala anlamıyor musun?''dedi.-biz de bu kadarını anlayabiliyorduk-Beni karşısında görünce öyle şaşırdı ki telefonun ucundaki kişiyle de konuşmasını sonlandırdı.''İpek?Senin ne işin var burada?Nasıl geldin?Nasıl buldun burayı?''dedi.''Sağolsun bir bayan bana yolu tarif etti ben de taksiye atladığım gibi geldim.Hadi beni içeri almayacak mısın?''dedim.''Hayır!hayır! yani eve alacağım da seni bir anda karşımda görünce çok şaşırdım.Geleceğini hiç düşünmemiştim''dedi.''Birkaç saat sonra Berk'le birlikte yemek yapıyorduk.Sıra çorbanın terbiyesini yapmaya gelmişti.''Demek gelmemi beklemiyordun.Şimdi sen görürsün''der demez unu Berk'in suratına attım.O da bana karşılık verdi.Ben hiç durur muyum yumurtayı kaptığım gibi Berk'e ...Off ıskaladım.Berk beni tam alnımın ortasından vurmuştu ki kapı çaldı.''Dur Berk ben açarım.''dedim.Bunları söylerken de bir taraftan gülüyordum.Kapıyı açmamla ''Berk!Oğlum biz geldik''sesini duydum.Eyvah!Berk'in annesiyle babası...Annesi bir bana bir Berk'e baktı.''Neler oluyor burada?''dedi.-Neler olmuyor ki müstakbel kayınvalideciğim!Sonunda yüz yüze görüşebilmiştik(!)Vallahi bu halimden sonra Berk'le devam etmemiz biraz şüpheli(!) gibi görünüyor....

6 Eylül 2011 Salı

8.Bölüm:''Mutluluk peşimi bırakmıyor''

Annemle babama Berk'ten hiç bahsetmemiştim ki...Artık mantıklı düşünemez oldum ve Berk'i kolundan tuttuğum gibi içeri aldım.''Anne ,baba size bir şey söylemem gerekiyor.Bu Berk...Erkek arkadaşım.''Üstümden büyük bir yük kalkmıştı.Ama Tolga'yı unutmuştum.Tolga hala bas bas bağırıyordu.Tolga kapının önündeydi.Berk''Sen hiç merak etme ben onunla konuşurum,şimdi sen annenle babanı yalnız bırakma''dedi.Ne bir gürültü ne de bir patırtı duydum ama içim içimi yiyordu.Az sonra kapı çaldı. Berk herşeyi hallettiğini korkacak bir şey olmadığını söyledi.Annem sanki hiçbir şey olmamış gibi Berk'le sohbet etmeye başladı,babam da Amerika'da yaşadığı ilginçlikleri anlattı.Bizimkilerle Berk tahmin etmediğim derecede iyi anlaştılar.Annem arada bir Berk'i süzüp babama fısır fısır bir şeyler söylüyordu ben de doğrusu duymamazlıktan geliyordum.Berk zaten ne hakkında konuşursa konuşsun gözünü benden ayırmıyordu.İtiraf ediyorum ben de onu sevmeye başlamıştım.Gerçi onu ilk gördüğümde beğenmiştim de belli etmemiştim diyelim.Annemlere kalmaları için ne kadar ısrar etsemde kabul etmediler.Annem evde bir sürü yerleştirilecek eşyasının olduğunu,babam da yeni aldığı elektronik zımbırtıyı kuracağını söyledi..Fazla da ısrar etmedim zaten onlar da yarım saat sonra kalktılar.Berk de benimle birlikte etrafı topladıktan sonra evine gitti.Yok bu böyle olmayacak sağa dön sola dön uyuyamıyorum.Kafaya taktım bir kere.Bu olanları aklımdan çıkarabilmek için kızlarla acilen bir plan yapmam gerek.Sabah olduğunca kızları sırasıyla aradım.Melis erkek arkadaşıyla sinemaya gidecekmiş Ece desen o da tatile çıkmış.Neden zor zamanlarımda herkes benden uzaklaşıyor anlamış değilim.Yukarı çıktım.Kapıyı çaldım açan olmadı,bir daha bir daha derken biri gözlerimi avuçlarıyla kapadı ve''bil bakalım ben kimim?''denen o klasik soruyu sordu.''Berk sensin''dedim.''Cık cık cık...Hiç olmadı bu, ne çabuk unutulduk ,Can ben ''dedi. ''Aaa Can sen de nereden çıktın böyle'' dedim.''Burada senden başka bir arkadaşım daha oturuyor  o da malum yeni taşındı hayırlı olsuna geldim.''dedi.Can...Berk..Ne alakası vardı.Nereden tanışmış olabilirlerdi ki?O anda telefonum çaldı ''Nasılsın hayatım?''Gayet neşeliydi bu Berk hatta sevinç patlaması yaşıyor bile denebilirdi buna.''Berk seni burada bekleyen bir misafirin var.Eve gelmelisin çocuğa ayıp olacak.''dedim.''Çocuğa mı? Aaa nasıl da unuttum.Tabii ya bugün bana Can gelecekti.Tamam hemen geliyorum.''dedi.Berk geldi.Hep beraber Berk'in koltuklarına kurulmuş sohbet ediyorduk.Laf lafı açtı.Berk, Can'la benim çok yakın arkadaş olduğumuzu öğrenince çok şaşırdı.Sevgili olduğumuzu Can'a söylememe kararı aldık şimdilik.Zamanı gelince ona da anlatacaktık herşeyi.Can müsaade isteyip kalktı.Berk'le baş başa kalmıştık.''Seni en kısa zamanda ailemle tanıştıracağım.''dedi.Ben hiçbir şey demedim.böyle konular beni sıkmaya başlamıştı.''Beni tekrar götürecek misin o sessiz sakin evine?''dedim.''Birkaç haftalık tatil ikimize de iyi gelecek.''dedi Berk.''Ne tatili?''dememe kalmadan Berk ''Hadi sen de bavulunu hazırla tatile çıkıyoruz''dedi...
Bir buçuk saatin ardından bavullarımızı hazırlamış ve yola çıkmıştık.Buranın havası bile başkaydı.Yol boyunca hiç uyumamıştım ve fena halde uykum gelmişti.Eve vardığımızda kendimi kanepeye attığım gibi uyuya kalmışım.Akşam üzeri çılgınlar gibi çalan müziğin sesine uyandım.Berk bana sormadan ilk defa bir karar vermişti.Havuz partisi veriyordu.Ya daha bugün geldik neyin partisi bu şimdi?Nereden bulur böyle fikirleri bu çocuk anlamadım gitti.Berk...Hayır bu olamaz...Berk sarhoştu.Hem de kendini unutacak halde sarhoştu.Yanındaki sarışın kızla sarmaş dolaş dans ediyordu.Uzun boylu bir adam kolumdan tuttuğu gibi beni dansa kaldırdı.Adamın yaptıklarına hele de Berk'in bu hale gelmesine anlam veremiyordum.Çok sinirlenmiştim o sinirle nasıl bağırdıysam artık ''Yeteeer? Kesin sesinizi. Neler olduğunu biri bana açıklasın''dedim.''Parti bitti herkes evine diyerek herkesi kovaladım''.Berk ne hale geldin sen böyle?Tolga'dan bir farkın kalmadı.Berk durumu açıklayacağını belki binlerce kez söyledi.Artık onu dinlemiyordum ve ağlamaya başladım.Berk bana sarıldı bense onu geriye ittim.Ağaçların arkasında teker teker demin kovduğum insanlar çıkmaya başladı.Ve hepsi bir ağızdan'' Süürpriiiiiiz'' diye bağırdılar''.İyi ki doğdun İpek'' diye mırıldanmaya başladılar.Kocaman bir pasta geldi.Meğer Berk'e kızmakta haksızmışım.Bana aklı sıra rol yapmış.Bütün olanları Can'la birlikte planlamışlar.Zaten doğum günü tarihimi de Can'dan öğrenmiş.Ah Berk sen yok musun sen.O kadar duygulandım ki tekrardan ağlamaya başladım ve Berk'e öylesine sıkıca sarılmışım ki bir an nefes alamadığını  hissettim...Her şey çok güzeldi.Berk'le tanıştığımdan beri mutluluk peşimi bırakmıyordu.Aman nazar değmesin.Zaten de bırakmasın,ben böyle iyiyim.Ertesi gün Berk dün akşamki partide çekilen tüm fotoğrafları internet sitesindeki hesabına koymuştu.Beraber hem fotoğraflara bakıyor hem de kahkahalara boğuluyorduk.Akşam Berk beni yemeğe çıkardı.Gayet güzel bir akşam geçirdik.Yemekten sonra sahilde yürümeye başladık.Her zamanki gibi havadan sudan konuşuyorduk ki Berk elinde bir kutuyla -yüzük kutusuna benziyordu-bana doğru döndü.Yoksa bana evlenme mi teklif edecekti?..

5 Eylül 2011 Pazartesi

7.Bölüm:''İlişki durumu:Karmaşık''

Sabahtan beri düşünüyorum.Bu iş canımı sıkmıştı.Tolga'nın bu davranışlarının hesabını sormak üzere tekrar onun evine gittim.Yine o kız kapıyı açtı.Her zamankinden farklıydı bu kız...Bön bön bakan gözlerinin içi sevinçten parıldıyordu.''Gelsene İpek''dedi.Adımı nasıl da öğrenmiş bizim yabancı gelin.''Sana her şeyi en başından anlatacağım''dedi.Demek ki Tolga evde değildi.2 saat sonra Tolga'nın zavallı kıza neler yaptığını öğrendim.Kızın adına o kadar üzüldüm ki kız biraz daha konuşursa ağlayabilirdim.Zaten bir kaç gündür moralimin iyi olduğu söylenemez.Tolga'yla kız bir barda tanışmışlar,kızla kısa süreli bir ilişkisi olmuş ve işin kötüsü tam ayrılacakları gün kız Tolga'dan hamile olduğunu ona söylemiş.Böylece Tolga da kızı bırakamamış.Çocuk olmasaymış kesin bırakırmışda bilmemne...Kızla uzun süre konuştuktan sonra Tolga'yla konuşmaktan vazgeçtim.Sırf kıza acıdığım için...Yoksa ben bilirdim o Tolga'nın hakkından gelmeyi ama o kıza dua etsin.Oradan hızlıca çıktım.Evin eksiklerini gidermek için alışverişe çıktım.Elim o kadar ağırdı ki paraya kıyıp taksiye bindim.Eve geldiğimde ayaklarımda derman kalmadı desem yeridir.Bir de kapı çalmasın mı?Gelen Berk'ti.''Eee?Bugün nasılsın güzellik?''dedi.Ben de hiç bozuntuya vermeden ''iyiyim sen?''dedim.''Sana harika bir sürprizim var''der demez kolumdan tuttuğu gibi beni arabasına bindirdi.''Delirdin mi sen?Nereye gidiyoruz böyle?''dedim.Berk hiçbir söylediğime cevap vermeden arabayı sürmeye devam etti.İki buçuk saatlik yolculuktan sonra sessiz sakin bir eve getirdi beni.Kır evi gibiydi.Bahçesi,ağaçları evin arkasındaki havuzla yazlığı andırsa da bu ev tam bir kır eviydi.Pencerelerdeki bantlar hala çıkartılmamıştı.Yoksa eve hiç adımını atmamış mıydı?''Yeni evim''dedi Berk.''Sen daha 1 hafta önce bizim apatmana taşınmamış mıydın?''dedim.''Hayır bu evi sana aldım''dedi.Neee??Bu ev yani şimdi benim miydi?Yok yok olmaz 1 hafta önce tanıştığım birisinden böylesine bir hediyeyi kabul edemezdim.''Hediyen çok güzel ama kabul edemem,üzgünüm.Belki hayatımda şu ana kadar aldığım en anlamlı hediyelerden bir tanesi ama gerçekten kabul edemem.''dedim.''Beğenmedin mi yoksa?''dedi Berk.''Beğendim beğenmez olur muyum?Ama lütfen benden bu evi kabul etmemi isteme.''''Peki o zaman sen benim bugünlük misafirim ol.Hadi gel sana evimi gezdireyim.''dedi Berk.Ev üç katlı şirin mi şirin bir o kadar da içindeki eşyalarla göz kamaştıran bir evdi.''Hadi havuza girelim.'' dedi Berk.''Ama yanımda bikinim yok ki nasıl gireyim?''derken Berk beni havuza atmasın mı sırılsıklam olmuştum.Ardından o da atladı havuza.''Delirdin mi sen? başka kıyafetim de yok hani sadece evi gezecektik?''dedim.Berk de ben bilmem anlamında kafasını salladı.Havuzdan çıktığımızda başımızda iki tane hizmetçi vardı.Havlularımızı bize uzattı ve ortalıktan kayboldular.''Nasıl yeni evimi beğendin mi?''dedi Berk.Ben de''Hıı hıı çok beğendim, hele havuzuna bayıldım bayıldım.''dedim.''Demek çok beğendin bak sen''dedi.''Hıı hıı.''dedim.İkimizde gülüşmeye başladık.Berk bana sevgi dolu gözlerle bakıyordu.Berk elini havaya kaldırmasıyla yine o beyaz önlüklü hizmetçiler yanımızda ellerinde tuttukları içeceklerle bitiverdiler.''Merak etme İpekciğim içeceklerimizde sıfır alkol bulunmaktadır''dedi benimle alay edercesine.''Tadı güzelmiş meyve kokteyline benziyor''dedim.''Ta kendisi''dedi.Saat epey bir geç olmuştu neyseki kuruyabilmiştik.Ev o kadar güzeldi ki kendi evime gitmeyi hiç mi hiç düşünmüyordum.Berk ''ben arabanın anahtarına alayım da yola çıkalım anca gideriz saat epey bir geç oldu''dedi.''Burada kalalım''dedim. Berk de seve seve kabul etti.Dvd yığınına bir göz gezdirdim ve harika bir korku filmi buldum.Film o kadar korkunçtu ki ya gözümü kapatıyordum ya da Berk'e sarılıyordum.Filmdeki karakterlerle konuşmaya başladığım anda Berk dvd yi kapatıp romantik komedi filmi açtı.Romantik yönü ağır basan bir filmdi ve çok güzeldi filmin yarısında uyuya kalmışım Berk beni yukarıdaki odaya götürmüş kendi de kanepede yatmış.Sabah olduğunda Berk hala uyuyordu ben de bu durumu fırsat bilerek güzel bir kahvaltı hazırladım.Berk'i öperek uyandırdım.''Haydi elini yüzünü yıka ikimize kahvaltı hazırladım''dedim.''Gözlerime inanamıyorum ne güzel bir kahvaltı bu''dedi.Kahvaltımızı ettikten sonra eve dönmek için hazırlandık.Yolda telefonum çalmaya başladı.Annem!Babamla yurtdışından dönmüşler ve akşam saat sekizde bana yemeğe geleceklermiş.Bir bu eksikti...Saat sekiz...Yorgunluktan neredeyse yere yapışacaktım.Yemekleri yapmama Berk yardım etti.Benden güzel yemek yapıyor bu çocuk.Annem ve babamla karşılama seremonisi geçtikten sonra hemen yemeğe oturduk.Onlar da Amerika'ya gitmişler.Çok güzelmiş bir dahaki gidişlerinde beni de götüreceklermiş.Aman ne güzel...Kapı zırr zırr ötüyor.Benim evimde değişmeyen tek şey şu kapı zili zaten.Gelen Berk'ti...Eyvah ne yapacağım şimdi ben?Annemlere Berk'ten hiç bahsetmemiştim ki.İpeeeeek!!! Eyvah bu da Tolganın sesiydi, merdivenlerden çıkıyordu.Bana bir normal gün yok zaten.Yandım ben Yandım....

6.Bölüm:''Gerçek Mi?''

Tolga'nın sesi giderek yükseliyordu.Yani ben seni ne yapayım Tolga?Sabahın köründe ne işin var orada.Bir dakika ya oradaki kalabalık da ne öyle.Herkes nereye,kime bakıyordu öyle?Berk...Berk'in ne  işi vardı orada?Berk hızlı adımlarla Tolganın yanına geldi ve şöyle dedi:''Sen İpek'i rahat bırakmayacak mısın?Onu rahatsız etmeye ne hakkın var?..'' ''Bak güzel kardeşim,şimdi burada olanları hiç olmamış gibi düşünelim sen de paşa paşa evine geri dön ''dedi Berk.Berk'ten böyle konuşmasını hiç beklemiyordum.Ben böyle düşünedurayım onlar da yumruk yumruğa kavgaya tutuşmasınlar mı?Apar topar aşağıya indim.Mahalleli çoktan Berk'le Tolga'yı ayırmak için seferber olmuşlardı.''Ne oluyor burada dedim?''''Neyin peşindesiniz?Tolga sen hala bıkmadın mı?Baktın kapıma dayandın olmadı şimdi de işleri kavgayla mı halledebileceğini sanıyorsun?''dedim.Bir anda bir sessizlik oldu.Tolga hiçbir şey demeden sadece bana  bakarak gitti.Bütün mahalleli bir köşesine çekildi.Berk bana hayretler içinde bakıyordu ve gülmeye başladı.Öncesinde Berk'in bu tavrını pek anlamamış olsam da sonradan bana neden güldüğünü anlayabildim.Sokağa geceliğimle çıkmıştım.Başladık ikimiz de kahkalarla gülmeye..Berk de ''Sen ne tuhaf bir kızsın,iyi ki senin gibi bir komşum var yoksa böyle aksiyonu nerede bulurdum ben''dedi.Ben de sadece ona ''deli''dedim.Berk sırıtarak bugün işim olup olmadığını sordu.Beni dışarıya kahvaltı etmeye götürecekmiş .Ben de kabul ettim.Beraber atladık arabaya ve Berk beni boğaz manzaralı bir yere götürdü.Burası muhteşem bir yerdi.Ahşap masaların üstünde rengarenk örtüler vardı,boğaz manzarası ise harikaydı.Yanımıza gelen garson Berk'i tanımış olacak ki-demek ki Berk daha önce de buraya geliyormuş-''Buyrun Berk bey 3 numaralı masanız hazır''dedi.Ne yani bütün bunları önceden mi planlamıştı?Kahvelerimizi yudumlarken konu Berk'in ailesine gelmişti.Berk'in annesiyle babası Amerika'da yaşıyorlarmış.Berk mutlaka benim de Amerika'yı gezmemi, oranın tam bana göre olduğunu söyledi.Amerika'yı hiç görmesem Berk'in söylediklerine inanacaktım.Tamam, Amerika'ya şu ana kadar hiç gitmemiş olabilirim fakat izlediğim filmlerden yola çıkarak Amerika'nın bana göre olmadığına karar verdim .Berk sanki arama motoru gibi durmaksızın hatta nefes almaksızın Amerika'daki önemli ve gezilmesini gereken yerlerden bahsediyordu.Ne kadar da çok bilgisi vardı.Tabii ben de o kadar sene Amerika'da  yaşasam ben de bilirdim onun bildiklerini.Kahvaltımızı bitirmiştik,Berk hesabı da ödedikten sonra oradan ayrıldık.Ben eve gideceğimizi zannederken Berk arabayı kenara çekti.Yani kenara çekti dediysem de deniz manzarası gören bir yere çekmişti arabayı.''Neler oluyor? Arabaya bir şey mi oldu?''dedim.O da sanki bu dediklerimi hiç duymamış gibi gözlerimin içine baktı.Daha önceki bakışmalarımızdan farklıydı bu.''Sen çok farklısın.Diğerlerine benzemiyorsun.Bir kaç gündür kafamı kurcalayan birtakım duygular vardı ve sana aşık olduğumu anladım.''dedi Berk.Ben de salak gibi''Duygularının farkına varman güzel''demez miyim ''İşte sana bu yüzden aşık oldum''dedi Berk.Beni öpmek için yaklaşırken bense ona sarılmayı tercih ettim.Gerçekti bu.Berk bana aşık olmuştu.Acaba ben de ona mı aşık olmuştum?Kafam allak bullaktı.Bir dakika..Bir dakika ne yani biz..Berk ile ben ..Şimdi...Biz SEVGİLİ mi olmuştuk?..